11 Temmuz 2011 Pazartesi

UTOPIA (1.Bölüm)




Ay valla şuan içime bir heyecan doldu. Yıllar sonra ilk kez karşılaşıyomuşum gibi sanki bir arkadaşımla. Öyle seviyorum işte ben yazmayı,edebiyatı :)

Ama şimdi benden bahsetmenin zamanı değil,
Buyurun huzurunuzda benim UTOPIA'm :)




Yeri gelmişken tekrar hatırlatmak isterim ki,
 bu yazıyı 12 yaşımdayken kaleme aldığımdan ve kendimce hiçbir şeyi değiştirmek istemediğimden,arada birkaç dil ve anlatım hatası olabilir,mazur görün :) Ki ayrıca makale yazığımız 80dk süren dil anlatım ya da edebiyat yazılılarında olmadığımızdan bence sizin için de benim için de pek bir şey fark etmeyecek :)


                                                 UTOPIA


Bir akşam,kendisi hakkında en ufak bilgi sahibi olmadığım bir peri kızı tarafından takip edildim.Aslında o akşam herhangi bir ''canlı'' olarak yaşıyormuşum gibi gelmedi,peri kızını gördüğümden mi bilmem kendimi oldukça garip hissetmeye başladım.Sanki her gün büyük bir şevkle yaptığım o rutin işleri bu sefer görevmiş gibi yapmak zorunda olduğuma düşünerek,sıkılgan ve somurtkan bir tavırla yerine getiriyordum.Herkesin hayran olduğu o vazgeçemediğim neşem 
, yerini fırtınadan önce sessizlik dedikleri boşluk ve hissizlik duygusuna bırakmıştı.Ne olduğunu ben de algılayamıyordum artık.Bahsettiğim o gizemli peri kızının görüntüsünden kareler , sanki bir yapboz oyunuymuş gibi birbirine karışıyor ve karışıyor,iç içe girdikten sonra göğe doğru yükselip kıvılcımlar saçarak tekrar yok oluyordu.Her seferinde gözlerim kamaşmış ve henüz rüyadan yeni uyanmış bir kedi edasıyla etrafta usulca dolanıp duruyordum.Annem ve babam okulda bir sınavdan düşük not aldığımı ve ya bir arkadaşımla kavga ettiğimi öne sürüp,beni teselli etmeye çalışıyorlardı.Ama ne fayda ! Ben de bilmiyordum ki bana neler olduğunu ! İşte böyle ancak iki üç saat dayanabildikten sonra sanki yastığımda beni kendisine doğru çeken bir mıknatıs varmış gibi aceleyle annemleri öpüp odama doğru yol aldım.Koridorda yürürken birden o kareler geri döndü.Ama bu seferkilerin peri kızıyla pek bir ilgisi yoktu.Bunlar benim hayatımdan ve çevremden sahnelerdi.Kedimin yatağımın üzerine çıktığındaki şaşkın ve suçlu bakışları,anne ve babamın yılbaşı kutlamasındaki gülücükleri,sınıfımızın meşhur kara tahtası - kenarında dizilmiş tüm sınıf arkadaşlarım......derkeeeeeeeen birden her şey ters tepti ve bu sefer ''dünyadan'' bizim minik mavi küreden görüntüler toplaştı çerçevenin içine.Küresel ısınma,buzullardaki her geçen gün artan felaket işaretleri,Afrika'daki o flaşlara destan fotoğraf kareleri,savaş uçakları,bir tarafta anoreksik genç kızlar diğer yanda o hayatı seçmeyen Doğu'daki aç çocuklar ve daha niceleri..Aklınıza gelebilecek tüm felaketler ve mucizeler.Her gün yaşadığımız gibi, tüm zıtlıklar; karşıtlıklar...Ve tüm kargaşanın yavaş yavaş dindiğini hissettiğimde,kendimi yatağa çoktan uzanmış,pembe pijamalarımı çoktan üzerime geçirmiş vaziyette yumuşacık yastığıma özlemle sarılırken buldum.



DEVAMI BİR SONRAKİ HAFTA YAYINLACAK :) UMARIM MASALIM SİZİ BİRAZ DA OLSA İÇİNE ÇEKMİŞTİR,ŞİMDİYE DEK ÇEKMEDİYSE DE EMİN OLUN BİR SONRAKİ HAFTA İÇİNDESİNİZ!!!!
ÖPTÜÜÜÜÜM ! :)





Yasal Uyarı: Bu sitede yayınlanan yazıların tüm hakları Ceyda Meriç'e aittir. Kaynak gösterilerek dahi bir yazının tamamı yazılı izin alınmaksızın kullanılamaz. Sadece alıntı yapılan yazının bir bölümü, alıntı yapılan habere/yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
                                                    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder