Yer: Kilyos - Solar Beach
Organizasyon: ''solarbeach-urbanstyle-SASHA''
Yaz dönemi için staj yapmakta olduğum moda ofisi , içinde bulunduğumuz 3 aylık tatil döneminde İstanbul,Alaçatı,Bodrum vb tatil beldelerinde sürekli olarak bir takım etkinliklere katılıyor.Dolayısıyla ben de bir çalışan olarak bu etkinliklere katılıyorum ,tasarımcılarımızın ürünleriyle donattığımız standların başında duruyorum ve özetle eğlenceme bakıyorum,festivallerin ve etkinliklerin tadını çıkarıyorum :) Ve halimden de oldukça memnunum.
9 Temmuz akşamı Kilyos Solar Beach'e doğru yol alırken de gayet memnundum , etkinliği ve gitmekte olduğumuz mekanı oldukça merak ediyodum. Ve araba park yerine girdiğinde,muhteşem bir manzarayla bizi karşılayan sakin ve sade tasarlanmış Solar Beach karşımdaydı. Gece 01.00 de sahne alacak olan -dünyaca ünlü (buraya dikkat ! ) ''ortalığı yerle bir edecek ''- Dj Sasha için sahne çoktan kurulmuş ve hazırlanmaya başlanmıştı. Her tarafta eğlence standları kuruluydu. Falcılar,Dj sasha t-shirtleri satan gençler - orada standımız olduğundan benim de giymem zorunluydu tabii :) - , taptaze stilistlerin büyük bir heyecanla rengarenk tasarımlarını sergiledikleri standlar ... Her şey gayet yolunda gibiydi.. Ta ki saat 23.30 u vurana kadar. Ben standın başından ayrılamadığımdan , gittikçe artan dehşet verici kalabalığı fark edememişim,arabanın içinden ilk kez gördüğüm o sakin ve duru sahil yerini insanlarla tıklım tıklım dolmuş,kapkara ve dumanlı bir atmosfere bırakmıştı.Birbirinden genç ve bilinçsiz bir izleyici kitlesi hiç durmadan sahne etrafında doluşmaya devam ediyordu, bu sırada alkol satışı da başlayınca, 20-25 dakikaya kalmadan oraya sadece içmeye ve insanları rahatsız etmeye gelenler kendilerini belli etmeye başladı. Tshirt ler ıslanmaya başlarken,havada yarım ağızla dile getirilmeye başlanan küfürler uçuşmaya başladı.Ben olanların yavaş yavaş farkına varmaya başladığımda(saat yaklaşık 00.45 gibiydi,yani Sashaya son 15 dk kalmıştı) etrafa bir bakmak için sahne tarafına doğru bir yürüyüşe çıktım,çıkmaz olaydım . Gördüklerim karşısında ağzım resmen açık kaldı ve ülkemdeki bu işe yaramaz,bilinçsizi,bomboş genç beyinler adına kendim utandım.Sahneye çıkan merdivenlerin hemen yanında çimle kaplı bir tepecik vardı.Ben merdivenlere yöneldiğim sırada korkunç bir gürültü koptu,bir kadın çığlığıydı. Yanıp sönen disko ışıklarının ve piste doğru salıverilmiş olan dumanların arasından seçebildiğim resim şuydu: Hemen yukarıdan benim olduğum alt tarafa doğru sürüklenen benim yaşlarımda genç bir kız, ve onu kollarından sımsıkı tutup aşağı doğru sürükleyen,kolu düşünce saçlarını çekiştirip hiç acımadan yokuş aşağı inen iğrenç kapkara bir adam (30 yaşlarında ! ). Babası mı diye düşündüm ilk , bir an kendimi Anadolu'da küçük isimsiz kasabalardan birinde dağ başında kan davası için kızını sefil eden babayı izlerken bulduğumu hayal ettim. Düşüncesi bile dayanılmaz olan bu rezilliği,burada , Türkiye'nin en modern ve en kozmopolit şehrinin modern insanlarının sitelerini kurdukları,yazlıklarını tuttukları bu semtte , bir konser esnasında görmek, tarif edilemez bir acıydı benim için. Sonra bir an kendimi topladım,kıza yardım etmek için o tarafa yönelmeye yeltendim. Ama onu sürükleyen barbar sevgilisi öyle kızgın ve öyle durdurulamaz duruyodu ki,önüne geçmek bile bir intihar gibiydi,öyle ya bizim ''cesur'' erkeklerimiz de sadece o yüzden yardım etmeye bile yeltenmediler !! Oh ne güzel iş,kızcağız orada can çekişsin ,biz de izleyelim . Neyse sonunda güvenlik geldi de o insandışı varlığı dışarı attı,kızı da arkadaşları tuvalete götürüp sakinleştirmeyeç çalıştılar. Ama benim bir kere tadım kaçtı,doğru dürüst eğlenebilir miyim , tadını çıkarabilir miyim çok sevgili dj sasha beyfendinin ? Tabiki hayır,gittim standıma , uslu uslu oturdum kahve içtim.Bu gördüklerim üzerine belki de buz gibi bi bardak su içmem gerekirdi. Bilmiyorum. Ama tek söyleyebileceğim, ben o akşam , daha demin yazmaya/tarif etmeye çalıştığım duygular içinde gidip gelirken, kendi adıma,ülkem adına,yaşıtlarım adına ve en önemlisi de beyinlerini gün geçtikçe küçülten ve vücutlarını gitgide çürüten o bomboş kesim adına utandım. Bazı büyüklerimizin tipik savunması,kabahatlerini kapatmaya çalışma yöntemi şudur :'' Ee canım o da öyle olmayı seçememiş ki,naapsın çocuk yani naapsın yaa ?! Hayat işte biri öyle olmak zorunda , biri böyle.. Ah şekerim zor iş ! '' Hayır şekerim hiç zor iş değil, sadece bir haftada harcadığın pedikür paranı - sadece 1 hafta diyorum dikkat ! - bir kenara koyup o çocuklardan birinin yanına gitsen,ona bir iş bulsan , ne biliyim sadece konuşmanın ötesinde minicik de olsa bi şeyler yapabilsen,bak bakalım o çocuk hala orada oluyor mu ? Herkes bu kadar duyarlı olsa peki,o zaman ne olurdu ? Eminim ki benim o akşam gördüğüm manzara olmazdı. En azından o derece kötü olmazdı her şey. Ama nerde tabi, bunu okuyan kitle,bu tip başka bir -uyarıcı,tetikleyici- yazıyı okumak isteyen kitle zaten sayılı. Okumak istese de sonuna kadar gerçekleri bu kadar çarpıcı boyutta,olduğu gibi görmek isteyen / görmemezlikten gelen kesim de var. E bi de tabi hiç tahammülü olmayanlar var.
Yani kısaca ümit yok. Hadi optimist olalım,ümit var diyelim.
%de kaç dersiniz ?
Ben yalnızca böyle bir makaleyi okumaya yeltenen kesimi düşündüğümde bile diyorum ki, %15 den yukarı çıkmaz. Tamam o yüzdeye geldi diyelim,ordan sonrası biraz kasar. Oldukça.
İşte o meşhur Sasha'nın konser afişi.. Konser nasıl mıydı ? Rezalet. En azından konser , müzik , uluslararası ünlü Dj kurtarır demiştim birazcık da olsa. Ama hayır,kendisi de bu alakasız dinleyici kitlesine daha fazla tahammül edememiş olmalı ki 04.30a kadar kalması gereken sahneyi saat daha 03.00 ü vurmadan terk etti. İyi de yaptı,o çocukların uyanmaya ihtiyacı vardı.
Benim tek dileğim/anlatmaya çalıştığım , insanların 'biraz daha ' , yalnızca birazcık daha duyarlı ve bilinçli olması,daha iyi bakması çevresine,daha iyi dinlemesi birbirini,daha çok kulak vermesi haberlere ve göz atmaktan biraz daha fazlasını yapması gazeteleri gördüklerinde..
Ve şuan için halen umudumu koruduğum şeyse,Alaçatı ve Bodrum'da düzenlenecek olan diğer yaz festivalleri . Ama zannediyorum ki , orada böyle bir kargaşa yaşanmaz,çünkü orada kimsenin işine gelmez rahatlarının bozulması,çünkü onların tek derdi yeni 'mayokinileri'ni Aya Yorgi Babylon plajında sergilemek .
E tabi onlara da hak vermek lazım, dimi?
Yasal Uyarı: Bu sitede yayınlanan yazıların tüm hakları Ceyda Meriç'e aittir. Kaynak gösterilerek dahi bir yazının tamamı yazılı izin alınmaksızın kullanılamaz. Sadece alıntı yapılan yazının bir bölümü, alıntı yapılan habere/yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder