27 Kasım 2011 Pazar

White Christmas Cartoon Song





Böyle Santa'ya can kurban !

Jim Carrey Sings White Christmas - FUNNY!!




JIM CARREY ! Her yaptığı filmde gönüllere bir kez daha taht kuran,dünyanın -bana kalırsa- Charlie Chaplin'den sonra en yetenekli komedyeni.Ya da modern yüzyılın diyelim.(Belki arada bizim yaşımız tutmadığı için kaçırdığımız değerli komedyenler vardır da biz bihaberizdir.) Ve yine yapmış yapıcağını. Canım ya.Tam bir bebiş.

Weihnachtsbasar 26.11.11



     Ne kadar iç açıcı güzel bi manzara değil mi?
Özellikle bu üç resmi koydum en başa çünkü benim için ''Noel'' (alm.:Weihnachten;ing.:Christmas) 
öncelikle evimizi süslediğimizde ortaya çıkan o sıcacık manzaralar,dışarda kar yağdığında camdan bakıp gördüğüm bembeyaz güzel sokağımız(tabii yaklaşık 4 senedir kar yüzü göremediğimiz için artık filmlerdeki 'bembeyaz güzel sokaklar'la özlemimizi gideriyoruz) ve şöyle büyük heybetli bir yılbaşı ağacı.İşte bu yüzden ilk benim hayal dünyamdan christmas tadı alın istedim.
    Ama şimdi siz soruyosundur 'kızım daha yılbaşına bir aydan fazla var ne bu acele ?' diye.Acelem yok aslında,sadece yılın -benim için- en güzel zamanını uzattıkça uzatmaya çalışmak adetlerimdendir.Önümüzdeki şu 3 ay benim için cennetten farksız.Aralıkta malum yeni yıl vs heyecanı,sonra Ocak'ta benim doğum günüm(o kutlama havasını her sene olabildiğince 30 güne yaymaya çalışıyorum ki bol bol hediye alıyım vs :D ) ve Şubat'ta da Sömestr tatili + Valentine's Day. Bazılarına bu tip 'abartılı' kutlamaların ve gereksiz 'Sevgililer günü,Anneler günü,Babalar günü,bilmemne günü ...' zamanlarının anlamsız geldiğini biliyorum,hatta benim çok yakın arkadaşlarımdan da var böyle diyenler:'çok abartıyosun kızım ya alt tarafı bi pasta kesicez hadi oldu bitti.' . Ama HAYIR ! :D Benim yaklaşık 3 senedir yaşam felsefem olarak gördüğüm ve çoğu insan tarafından da bilinip benimsenen bi söz var: ''Her gününü hiç ölmeyecekmiş gibi ve yarın ölecekmişsin gibi yaşa.'' Bu sözün orjinali ingilizce olduğu için çeviride garip bi anlamsal eksiklik var gibi geliyo biliyorum.Ama demek istediği şu : Yarın ölecek olsaydınız,son saatlerinizi her zaman yapmak istediklerinizi yaparak ve her dakikanın tadını çıkararak yaşardınız,ama bunu aslında nefes aldığınız her saniye yapmanız gerekiyo.Bi tane de yan anlam var;tamam hayatını dilediğin gibi yaşa,eğlen,coş.Ama yapmak zorunda olduklarını da atlama,örneğin sorumlulukların.Çünkü onlar sayesinde yere sağlam basabilecek ve geleceğini garanti altına alabileceksin. İşte böylee..
O yüzden ben her dakikamın tadını çıkarmaktayım :) Size de tavsiye ediyorum :)


     Nerden indik bu kadar derinlere diye düşünürken,aklıma geldi. ''Weihnachtsbasar'' !!! Bu sene 49.su düzenlenmiş olan geleneksel Noel kermesimiz/pazarımız dün Alman Lisesi'nde yine gelenleri keyifle karşıladı ve eğlendirdi. İlk olarak etkinliği biraz açiyim henüz duymamış olanlar için. Malum şimdi yabancı bir okula gidince,bizim milletimizin gelenek ve kültürünün yanı sıra , yabancılarınkini de öğreniyoruz.Alman Lisesi,Üsküdar Amerikan,Robert Kolej,Avusturya Lisesi,ve st.Benoit gibi Fransız Liselerinde ve İtalyan Liselerinde durum böyle.Robert,Avusturya ve kendi okulum olan Alman Lisesi dışında gerçekleşen etkinliklerden pek haberdar değilim.Sanırım bizimkiler kadar geniş çapta kutlanmıyor.Şöyle ki,Kasım ayının 25-26sında her sene 'Weihnachten' adı altında birçok kutlama-etkinlik vs düzenlenir. Almanlar arasında bu şekilde isimlendirilen bu dönem,Amerika'da veya İngilter'de christmas olarak karşılık bulur.İsimler farklı olsa da yapılanlar hep aynıdır.Bi kere ille bir Noel Kermesi düzenlenir,burada okul aile birliğine üye olanlar -çoğunlukla yabancı öğrencilerin velileri ve hatta doğrudan anneleri- kendi yaptıkları yemekleri,elişlerini,resimleri,sanatsal birtakım çalışmaları vs. burada sergileyip satışa sunarlar.Bunun dışında Almanya denilince akla gelen spesifik yemekler,tatlılar,biralar,sıcak şaraplar özel olarak oradan getirtilir ve okulun bir binası tamamen 'tıkınma alanı'na döner bu bir gün boyunca. Spesifik yemekler falan derken neyi mi kast ediyorum? İşte klasik Wurst,Sauerkraut,Gulasch,Marzipanstolle,Waffle ve Moncheri çikolatalar.Bunların yanında Glühwein ve bira da oldu mu , gelenler ne kadar tok olurlarsa olsunlar midelerinin derdine düşüp yemeye yumulur.Ama haklılar tabi,ortam o kadar güzel ve her şey o kadar lezzetli oluyor ki kapılmamak elde değil.Evet,dün de yine böyle bir atmosfer vardı.Okulumuza ait 3 bina tamamen bu pazar tarafından işgal edilmişti.Sınıfların olduğu ana binamız iki bölüme ayrılmıştı. 'Weihnachtsgeschenke'' ve ''Gutes aus Deutschland'' diye.Birincisinde velilerin kendi yaptıkları kurabiyeler vs,ikinci el olarak satılan eski alman plakları,kitap ve dergileri,biblolar,yılbaşı şapkaları,Noel babalar.. İkinci kısımda ise daha demin saymış olduğum Almanya diyince akla gelen bazı belirli tıkınmaca öğeleri. Pazarın bir diğer bölümü de , okulun 'anaokulu' olarak kullanılan ve 7 yaşına gelmemiş olan minik bebişlerin eğitim gördüğü bina.Orası da 'Kinderprogramm'a dahil oldu.Yani gönüllü öğrencilerin 2-3 saatliğine çocuklara göz kulak olduğu ve onlarla oyunlar oynadıkları bir kısım.Son olarak ziyaretçilerin %99unun tüm standları dolaştıktan sonra doğrudan yöneldiği ve bütün günü orada geçirdikleri -benim deyimimle- 'tıkınma'' bölümü.Yani Teutonia. Teutonia,normalde okulumuzun ne idüğü belirsiz,kesin bir işlevi olmayan ama bu tip özel organizasyonlarda hayat kurtaran ,fakat sanırım mezun olana kadar içbirimizin gizemini çözemeyeceği  meçhul bir yapı olarak adlandırılan o ''şey'' . Yani hocaların aklına eser 2 ay sınıfımız oraya taşınır ve orda ders işlenir,sonra orası tekrar boşaltılır ve yalnızca dans ve tiyatro provalarının gerçekleştiği yer olarak kullanılır,yılbaşı geldiğinde konserlerin bir kısmının yapıldığı ve benim görüşüme göre konser/gösteri vs için oldukça yetersiz ve kasvetli olan bir sahne gösteri salonu barındırır.Öyle yani garip.En komiği de orda yılın 6 ayı hiç öğrenci olmamasına rağmen devamlı olarak orda duran minicik ufacık tefecik bir kantincik vardır. (almanların deyimiyle kantinchen) yok bu daha çok benim deyimim oldu.Neyse kafanızda az çok bi resim oluşturabilmişimdir heralde. 
                   İşteee meşhur Weihnachtsbasar'ımız her sene bu veya buna benzer şekillerde okulumuzda gerçekleşir.Ve şakaya vurup dalga geçtiğim biçok disorganize yanlarının yanı sıra,er seferin çok büyük keyif alırım ve mezun olduktan sonra da (zaten Alman Liseli 50-60 yaşındaki teyzeler/amcalar da hale geliyor.Görüp çok özeniyorum :)) hiç atlamadan gelmeyi planlıyorum . Her ne kadar Alman Lisesi'nin ve orada okuyanların bir klasiği gibi görünse de , başka okullarda okuyan yaşıtlarımız yetkili öğretmenlerle bizim aracılığımızla görüşüp gönüllü olarak bu etkinlikte görev alabilirler.Zaten bence asıl amaç da bu;herkesin birbiriyle kaynaşıp bu coşkuyu paylaşması !


            O yüzden bu yazıyı okuyorsanız size tavsiyem: Kaç yaşında olursanız olun,hangi okulda okursanız okuyun,Kasım ayının 26. gününü bize ayırın :) Benden söylemesi ...


Bu bol 'noelli' haftasonun ardından biz de eve gelir gelmez yılbaşı ağacımızı kurduk ve ben şahsen çoktan bu havaya girdim.Fizy.com'dan üstüste christmas playlist açıp dinliyorum , bi yandan da youtube'da 'jingle bells,santa,christmas' diye yazılı gördüğüm her videoyu izliyorum.Oyalanırken gözüme birkaç video çarptı ve bu yazıyı yayınladıktan sonra onları sizlerle paylaşıcam , bakalım beğenicek misiniz?


O zaman şimdiden : Mutlu Noeller !! 








ah ah ah ! [ Mutlu Noeller  diyince aklıma geldi hemen,size önermem gereken bitakım kitap ve filmler var konuyla ilgili :) ]


Here you are:


-Love Actually (noel zamanı kendilerini ilişki denklemlerinde bulan bi grup insanın hikayesi.Aşk,komedi,dram aranan her şey var.Oyuncu kadrosu da bi daha karşılaşılınacak cinsten değil.)
-Bridget Jones' Diary ( kızlara hitap ediyo gibi görünüyo,ama yok. ERKEKLER! ilişkiler hakkında mizai bi dille çok güzel dokundurmalar var,daha sonra filmin 2.si de çıktı ama ben her zaman ilk filmlerin en etkileyici ve en güzel olduğunu savunanlardanım o yüzden 2.si için kasmayın derim)
-Noel Ekspresi ( yani şimdi bunu bilenler belki benle dalga geçiyodur ama inanın bana bi animasyon filmi olup beni bu kadar etkileyebilen nadir filmlerden.Christmas Eve'de noel babanın ve noelin varlığına inanmayan bir çocuğun sihirli bir trenle çıktığı yolculuğu anlatıyo.Tabi filmin sonunda klasik ''aa bak simdi her şey rüyaymış yiia'' uzantısı var,ama çok şeker,sıcacık bi film.)
-Everybody's Fine(Ağla ağla ağla gözyaşı damarlarımı kurutan bi film. Aile bağlarının önemini vurguluyo ama hani böyle 'ibret' dedirticek cinsten.Çok başarılı . Ki zaten Drew Barrymore gibi çok ünlü isimler var )
-Grinch(Yapıldığı sene 'en iyi makyaj' , 'en iyi kostüm' vs dallarında 37439439  ödülü toplayan dünya harikası bir yılbaşı filmi.Sadece çocukların değil yetişkinlerin de büyük bir konsantrasyonla izlediği bir yapım (annem,babam ve teyzemde test ettim,doğrulandı :)) . İzlemeyen herkesin DVD koleksiyonunda hemen yerini almalı.) Bu arada o yeşil yaratığı Jim Carrey canlandırıyor.En iyi makyaj ve kostüm Oscar'ını almış olmasına şaşmamalı,tanınacak gibi değil Jim Carrey burada..




-Charles Dickens'ın 'Christmas Carol'u ! OKUYUN OKUYUN OKUYUN. (Hatta yazıyı okumaya başladığından beri benim bu noel olayını fazla abarttığımı düşünen tüm kardişler okusun ! Bak diyorum hayatınız değişicek canlarım :D )
Yani bu kitabı fazla övemicem çünkü zaten kitabın kendisi direkt çarpıyo okunduğu zaman.Cidden çok değerli ve çok yetenekli bir İngiliz yazar olan Charles amcacığım, çocukluğunda çok fakir ve sefil bir hayat yaşamak zorunda kaldığı için öyküleri ve romanları çoğunlukla dramatik/trajiktir ve baş kahramanlar da /oliver twist gibi/ genelde çocuktur.Ve çocuk olmaları zaten kitabın büyüsü altında kalan her okuyucusunu daha da etkiler,hüzünlendirir.Christmas Carol'da çoğu öyküsünün aksine baş kahraman bir yetişkindir ama en az diğer öyküleri kadar etkileyici ve hüzünlüdür.Mesajıysa... Neyse onu da siz bulun :)


Bu arada 9aralıktan itibaren ayın sonuna kadar Kenter Tiyatrosu'nda Christmas Carol İngilizce olarak sahnelenecek.Ben biletix'e girdim, reklamı görür görmez hemen bir clickle biletimi ayırttım.Bence siz de çok geç kalmadan girin ve click ! 






Yasal Uyarı: Bu sitede yayınlanan yazıların tüm hakları Ceyda Meriç'e aittir. Kaynak gösterilerek dahi bir yazının tamamı yazılı izin alınmaksızın kullanılamaz. Sadece alıntı yapılan yazının bir bölümü, alıntı yapılan habere/yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.